16 Ekim 2015 Cuma

Bir doğum hikayesi de bizden gelsin o zaman....

Merhaba Sevgili Okur, naber? 

Sana anlatacaklarım var: Lale dünyaya geldi; hem kendi istediği şekilde hem kendi istediği zamanda, tam da benim istediğim gibi sağlıkla..


Olaylar şöyle gelişti: 19 Temmuz akşam saatlerinde son kez doktor kontrolüne gitmek için duşa girdim. Hesapta o gün doktora gidip son kez pozisyonun makat olup olmadığını kontrol edeceğiz, hala dönmediyse, ertesi sabah paşa paşa gelip planlı sezeryanımıza gireceğiz. Ama tabii ki (iyi ki), öyle olmadı. Ben duştan çıktıktan sonra arka arkaya tuvalet ihtiyacı hissettim. Her seferinde bu nedir ya diye saf saf şaşırıyorum. Hiç aklıma gelmiyor ki ben 39+3'deyim, doğum başlayabilir her an. Derken 'nişan' belirtisini gördüm. 'Acaba mı?' derken, yavaş yavaş suyum geldi. Koşarak Bey'e haber verdim. Olabildiğince sakin olmaya çalışarak, geri lavaboya döndüm ve suyumun bitmesi, en azından sakinleşmesini bekledim ama olmadı, giderek daha da arttı. Bey bir yandan arabayı hazırlarken ve doktoruma haber verirken ben de bir yandan tuvaletten çıkıp arabaya binmenin bir yolunu arıyordum. Zira klasik çözümler işe yaramadı. En son aklıma doğumdan sonra kullanmak üzere aldığım lohusa çamaşırları geldi. İyi ki geldi, iyi ki almışım... Onlar benim en azından hastaneye kadar idare etti. 
Yol  boyunca Bey'le hem sakin, hem heyecanlı, hem mutlu hem şaşkın konuşa konuşa hastaneye vardık. Ama itiraf edeyim, Bey bu kadar sakin olmasa, trafikte normal normal ilerlemese, bir yandan soda içmese ben panik yapardım. O kadar doğuma hazırlık kursuna gittik, o kadar okudum, ama Bey sakin olmasa ben de olamazdım. 
Planın geri kalanında hastaneye kardeşim de gelecek, bizimle eve dönecek, ertesi sabah hastaneye giderken bize yardımcı olacaktı. Yolda onunla haberleşirken, bir yandan annemi de çağırsam mı diye düşündüm ama en azından durumu hastanede bir netleştirelim sonra ararız dedim.  Hastaneye vardığımızda annemi görmemle ikimizin de rahatlaması bir oldu. Onun da içi sıkılıyormuş meğer. Annelik böyle bir şeymiş meğer. Yavrun dara düştüğünde sen de darlanıyormuşsun. Öyleymiş meğer...
Hastaneye geldik, durumu özetledik, hemen işlemler başladı, odamıza geçtik, DOĞUM olacaktı. Ailelere haber verildi, anestezi için gerekli kontroller yapıldı, kendi doktorum geldi, ameliyat önlüğü giyildi, sedyeye geçildi veeee annem ile Bey ile birlikte asansöre bindim. Ameliyathanenin kapısına kadar onlarla geldik.

Ameliyathane... Hayatımda bir ilk.. Anestezi... Operasyon...Ve o ses! Hayatımı değiştiren, ilk duyduğum anda aşık olduğum o ses! Gördüğüm anda inanamadığım biraz pembe biraz beyaz o bebek... Her şey o kadar rüya gibiydi ki! Yanıma verdiklerinde göz yaşlarımı tutamamıştım.

Toplamda 1 saat bile sürmeyen operasyon sonucunda, kontrolleri yapılan ve giydirilen bebeğim odamıza çıktı, ardından ben. Ondan sonrası emzirme macerası.. O da başka bir yazının konusu..

O günden bu yana epey zaman geçti. Lale neredeyse 3 aylık olacak. Artık bizimle baya baya iletişim kuruyor, gülüyor, etrafı izliyor, şimdilik en sevdiği şey ise avizeler ve meme. Onunla konuşuyorum, hikayeler okuyorum, bazen birlikte dans ediyoruz. Oyun halısında selfie çekip zamanı durduruyoruz. Evde zaman böyle geçiyor. Sık sık yürüyüşe çıkıyoruz, açık hava alıyoruz. Hiç ummadığım zaman saatlerce uyuyor; uyusun diye gözünün içine bakınca, o da geri bize bakıyor.
Lale 1 Haftalık

Bazen öyle geliyor ki, Lale sanki bebek değil de büyük insan; Her şeyimi anlayıp cevap verecek gibi.
Bazen öyle geliyor ki, Lale sanki bebek değil de melek gibi; öyle o huzurlu, öyle naif, öyle asil.
Bazen öyle geliyor ki, Lale sanki bebek değil de öğretmen gibi, bana beni soran, öğreten, gösteren.

Annelik kısmına gelince, öğreniyorum nasıl bir şey olduğunu. Şimdilik içinde sevgi var, uykusuzluk var, merak var, dikkat var, hem huzur hem endişe var, heyecan var, korku ve tedirginlik var, saygı var, şaşkınlık var, bebek kokusu var, sınav var.. Kim bilir daha neler var?

Peki anne olunca anladım mı?  Evet anladım.
Peki insan bir bebeği olacağına hazırlanabiliyor muymuş? Hayır, ne kadar kalp atışı da dinlesem, 9 ay karnımda taşısam da, bebeğin gelmesi çok başka bir şeymiş.
Peki anne olmadan önce bir hayatım var mıydı? Evet vardı, şimdi de bir hayatım var. Sadece önceliklerim ile ilgi alanlarım değişti ve sorumluluklarım arttı.

Sağlıcakla kal sevgili okur.
Hanım- Taze Anne-


P.S: Çocuk sahibi olmak isteyip korkuyorsan / hazır hissetmiyorsan, hazır olmak diye bir şey yok. Ayrıca doğru zaman diye bir şey yok. Bence ne kadar erken o kadar iyi. 30'dan önce bir tane olsun ki, kardeş için de zamanın olsun. Bence yani..
P.S.S: Çocuk sahibi olmak istemiyorsan, kendini suçlu hissetme. Herkes çocuk sahibi olmak zorunda değil, kimse seni zorlayamaz. Senin kararın. Bence yani..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder