8 Nisan 2015 Çarşamba

Almanya, Norveç, vb ülkelerin vatandaşları neden bizden farklı (ve daha disiplinli) ?

Geçen yazıda gitmek veya gitmemek  konusunu konuşuyorduk ve bu ülke insanı birbirine saygı duyar mı gibi sorular sormuştuk vee eğitim sistemi gibi her zaman vurulan yerlere bir tekme de ben savurmuştum. Sonra gökyüzünde bulutlar aralandı, ve güneş direkt yüzüme vurunca anladım ki perde açık kalmış. Geyik bir yana aniden aydınlandım dün.
Size önce bizim neden mevcut halimiz gibi olup, onların muhteşem endüstriyel, çalışkan ve kapısının önünü süpürecek kadar duyarlı insanlar olduğunu hızlıca tek cümle ile anlatayım.

Sisteme güveniyorlar (güven bozulmadan büyüyorlar) ve sistem onları (yüksek oranda) yarı yolda bırakmıyor.

Bu ne demek ki derseniz, başlayalım küçüklükten itibaren.

 Siz de hatırlarsınız aileniz size de küçükken mutlaka birşey için tek başınıza değilseniz sıraya girmenizi ve saygılı olmanızı tembihlemiştir. O ilk kez sıraya girişiniz ve diğer çocukların tecrübeli olmasından dolayı sıra diye birşey olmaması, hepsinin konu neyse ona aynı anda çullanması ve sizin şaşkın bakışlarla ailenize geri dönüp bakmanız ve onların yaptığı gibi yapmaya utanıp birşey alamamanız. Bu benim hatırladığım ilk hüsrandır.  Bazı çocuklar "yırtıcı ve azimli" olur, diğer çocukları döverek neyse onu herkesten önce alır. Aileleri de gurur duyar bundan. Bilmiyorlar ki bu çocuklar saygısız hayvan evladı olacaklar büyüdüklerinde.

Anaokulu:
Artık zaman öyle ki, ailenizin çok paranız olsa bile verildiğiniz anaokulunda işi isteyerek yapmayan, veya bu işi yapmaya uygun psikolojide olmayan kişilerce tuhaf, hoş olmayan ve kötü davranışlara maruz kalabilirsiniz. Öğretmenler iyi niyetli olsa bile eğitim sistemini suistimal ederek gerekli bilgileri/psikolojik hazırlıkları eksik olarak geldiklerinde bilmeden veya önemsemeden çocuklarda travma yaratabilir. Zaman zaman gazetelere ve tv'lere yansıyor. Burada, bebeklikten az çok yeni upgrade olmuş bir çocuk olarak Türkiye ve SİSTEM'in tam oturmadığı ülkelerde (çok şanslı değilseniz) ilk golünüzü yiyorsunuz. O yaştaki çocukların enerjisini kanalize etmeyi bilmeyen ve çıocuklar arasındaki kavgaları bile ayırmayı düşünmeyen (çocuklar kavga eder ne olacak mantığındaki) kişiler yüzünden sisteme güveniniz daha en baştan sarsılıyor.

Bütün okulları tek tek yazmaya gerek yok ama tüm eğitim seviyeleri için geçerli bir süreç zaten bu. Okullarda düzen sağlanamadığı için kuduran ergenler mi dersiniz, son zamanların modası öğretmenlere hakaret mi dersiniz herşey değişsen seviyelerde var. Mesela okullarda disiplin cezaları çok hafif veya artık yok seviyesinde. Öğrenciler uygunsuz hareketlerinden ötürü okullardan atıldıklarında ve devlet'in okul yönetimi arkasında durması sonrası düzen rahatlıkla sağlanacaktır. Zamanında lisedeyken okul yönetiminin, okul saatlerinde okul arazisinden kesinlikle çıkılmaması yönünde tailmatı gayet net olarak bulunmasına rağmen öğle arasında sınıf olarak balık-ekmek yemeye gitmiştik. Müdür yardımcımız bizi disipline gönderecekti, daha sonra konuşup yarım gün devamsızlığa çevirdik, daha sonra da müdür yardımcımızın iyi niyeti sayesinde o da kalktı. Ama burada anahtar kelime iyi niyettir. Bu iyi niyet sayesinde, sistemin ne kadar "esnek" ve aslında kuralların da çok uyulması mecburi birşeyler olmadığını anlıyor kişi. Doğru olan bütün sınıfın disipline gitmesi ve kalıcı sicillerde de yer almasıydı. Bu şekilde okul yönetiminin, öğrencilerin iyiliğini düşünerek koyduğu kuralları ihlal etmenin sonuçları daha net anlaışırdı (okul yoğun bir ana yol kenarındaydı). Çünkü balık ekmek yolunda bize araba çarpsa sorumlu olan okul yönetimi. Bunun onlarca çözüm yolu da var tabii ki ama devletin kuralları uygulamak için okulun arkasında durması şart.

Şimdi burada okul kelimesi, kural ve yapılan ihlallerle ilgili istediğinizi koyabilirseniz ve farkettiğiniz şey şu olacaktır. Aslında hepimiz sürekli bir kuralı ihlal ediyoruz. Bunların hepsi de bu yaşımıza kadar yaşadığımız SİSTEM'i küçük düşüren durumlardan kaynaklanıyor. Aşağıdaki örneklerin bir kısmı tanıdık gelecektir.


  • Okul eğlencesinde birşey dağıtılırken tüm öğrenciler + (1-2 ekstra) düşünülmediğinden tüm öğrencilere o birşeyin yetmemesi ve son sırada bekleyen öğrencilere kalmaması
  • Trafikte kural ihlali yapıldığında bir cezası/yaptırımı olmaması ve kurallara uyan kişiler adım başı herhangi bir yeşil dalga uygulaması olmayan ışıklarda dururken, ışıkları bir öneri olarak kabul edenlerin sorunsuz ilerlemesi.
  • Adalet sisteminin tutarlı çalışmaması ve kişinin haklarını aramasının olabildiğince zor/zahmetli olması. Sistem tanıdık olmadan genelde işlemediğinden, sorunlu durumlarda Allah'a havale etme durumu oluşması. Araba çalındığını görseniz ihbar ettiğinizde bütün günü karakolda geçiereceğinizi düşündüğünüzde ve başıma birşey gelir mi korkusuyla tereddüt etmeniz (ki hırsızlık size bile kalabilir). 
  • Net bölünmüş sıralarda beklerken yanınızdan her adımda biraz daha küçük küçük geçmeye çalışan mini çakallar ve uyardığınıza sizi bıçaklama ihtimalleri. Devlet olmadığından veya tanıdığı olduğundan ve ölmediyseniz eğer cezasız salınıverme ihtimali.
  • Banka veya devlet kurumlarında sıra beklerken, elinizdeki 8138 no'lu bilet bir sonraki bilet olması gerekirken, bilet almadan öne geçen yaşlı amcalar, benim acil işim varcılar, ve gişedekilerin amca oğulları sebebiyle size sıranın beklediğiniz gibi ve izninizi ona göre yaptığınız zamanda değil de  yaklaşık 1 saat sonra gelmesi ve hakkınızı aradığınızda olay çıkarıyor gibi görünmeniz.
  • Hastanede tedavi olurken kesilen fatura fişi ile alınan para aynı olmaması ve bunun normal bir durum olması. En işlek yerdeki hastanenin göz göre göre vergi kaçırması ama size sgk'nın 2 sene önce saçma sapan bir hata sebebiyle size haber vermeden borç yazması ve ona faiz işletmesi. Önce borcu ödemeniz, ondan sonra haklı olduğunuzu kanıtlamanız gerekmesi.
  • Yayaların kendilerine kırmızı yanarken geçmesi ve aynı şekilde onlara yeşil yanarken ezilme tehlikelerinin de hayli yüksek olması. İki durumun da hiçbir yaptırımı olmaması.
Bahsettiğim SİSTEM'in devletin gölgesinin düştüğü her yer olduğunu görebilirsiniz. Bu sistem, bahsettiğim ileri ülkelerde çocuklara güven aşılayarak onları disiplinli ve başkalarının haklarına saygılı bir insan yapıyor. Gelişmiş ülkelerde size yaya yolunda mutlaka yol verilir, çünkü adam bilir ki sizin geçmenizi beklemek sorun değil, gideceği yerde, yapacağı şey mutlaka onu bekliyor olacak. Ek olarak size bir zarar verdiği takdirde bunun hesabını yıllarca vermek zorunda kalacak ve devletin sağladığı olanaklar, düzen ve huzurlu hayat kaybolacak. Devlet kurumunda sıra alıp beklediğinizde, sıranız, özel bir durum oluşmadıkça mutlaka beklediğiniz zamana yakın gelecek. Aksi oluştuğunda net itiraz hakkınız olacak. Size lisede ve diğer dönemlerde differential denklemlerden daha önemli olarak hukuki haklarınız öğretilir ve kullanmanız teşvik edilir. Okullarda divan şiirlerindeki aruz ölçüleri yerine insan hakları, kendi vücudunuz ve doğa ile ilgili pratik bilgiler verilir. Bu yüzden çevrenizle ve kendinizle barışık olursunuz. Okul'un dağıttığı pamuk şeker için size sıra gelmediğinde sınıf öğretmeniniz kalan kişiler için şahsen gidip istenilen dondurma/vs alır böylece o yaşta bile bilirsiniz ki SİSTEM sizi yarı yolda bırakmaz.

En önemlisi de SİSTEM ile ilgili bir sıkıntınız kalmadığı veya çok minimal olduğu için, kendiniz ve merak ettiğiniz alanlara yönelirsiniz. Güvenlik ve sağlık ile ilgili bir şüpheniz olmadığı için işinize daha çok odaklanırsınız. Çocuğunuz gittiği okulda öğretmenlere ve okula gerçekten emanet olduğu, ve işinin ehli insanların himayesinde olduğu için huzurlu olursunuz.

Bir parkta Pamuk şeker satan satıcı geldiğinde çocukları, parayla alınan pamuk şeker için birbirini iten kişilerden ziyade sıraya girerek bekleyebilen kişiler olarak yetiştirmemiz gerek. Çocuk o yapar mantığını abartmamak çok önemli. Aksi takdirde, Türkiye "ileri medeniyetler"den birisi asla olamaz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder